Mavi Köpeğin Gözleri
Gabriel Garcia Marquez'in ilk öykülerini barındırdığı,
ismini de içindeki hikayelerden birisinden aldığı eser. Kısa öykü okumayı benim
gibi çok seviyorsanız bu sihirli kitabı çok seveceksiniz.
Marquez hikayelerinde genel olarak çok gerçekçi olaylara
sanki sihirli bir gözlük takmış ve her şeyi düşler dünyasından seyreder gibi
yaklaşır ve bunu belli belirsiz anlarsınız, kesinlikle abartılı değildir bu
durum. Kendisinin ilk eserlerinin birleştirildiği bu kitapta da Marquez'in
muhteşem betimlemeleriyle tanışıp, ilginç hayal dünyasına bir kapı aralığından
bakış yakalıyorsunuz. Yüzyıllık Yalnızlık ve Kırmızı Pazartesi'den de alışık
olduğum üzere, hikayeler sanki arafta geçiyor, karakterler uyuyor mu ölü mü
yoksa her şey gerçek dünyada mı yaşanıyor belirsiz. Genel bir buhran havası
var, gitmek isteyip kalmak, bulmak isteyip arayamamak, uyanmak isteyip
fazlasıyla uyumak gibi...
Kitabın içerisinde birbirinden farklı 12 öykü var. Bunlardan
en çok aklımda kalanlar, kitaba ismini de veren öykü; Mavi Köpeğin Gözleri düşler
dünyasında gerçek bir aşk, yaşam da ise bu aşın arayışını anlatıyor, bir diğeri
Çulluklar Gözlerimizi Oydu ( yazarın Yüzyıllık Yalnızlığa değişmem dediği öykü)
gözleri çulluklar tarafından oyulan 4 adamın bir sandığı bulmaya çalışması bir
yandan ise hikayelerindeki absürtlüğün herkes tarafından bilinmesi nedeniyle
adamlara kimsenin inanmayacağı düşüncesi anlatılmış, bir diğeri ise Ana
Kedisinin İçinde güzelliğinden dolayı hayatından bıkmış bir kadın özlemle ve
özgürce portakal yemek istiyor ve bunun için de evlerindeki kedinin bedenine
girmeyi arzuluyor, fakat bu sefer de fare yeme isteğine yenik düşebileceğinden
korkuyor. Bunların dışındaki hikayelerde bir başka çarpıcı; ikisinin gözlerinin
makas ile oyulduğunu gören adam ve kendi tabutunda büyüdüğünü gören çocuk
aklıma gelen bazı karakterler. Marquez kesinlikle ölümü çok seviyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder