Otomatik Portakal

Kitapta küçük
yaşlardan belli şiddet duygusunu arzulayan bir çocuk olan Alex ve
arkadaşlarının (kendi diliyle kankalarının) hikâyesi kendi ağzından argo bir
dil kullanılarak anlatılmış. Yazıldığı yıllar 1960ların içerisinde süründüğü
toplumsal buhranı, sokak çetelerini, kendini suça yöneltmiş gençleri, kendi çıkarları uğruna insan harcayan siyasi
partileri yansıtıyor. Aslında yazar kitabı insanları kendi zorbalıklarıyla
otomatikleştirenleri eleştirme arzusuyla kaleme aldığını söylüyor ki kitabın
içerisinde de (ben kendini resmetmiş diye düşündüm) otomatik portakal adında
bir kitapla siyasileri eleştiren bir yazar var. Kitapta bahsedilen çağrışımla tedavi
yöntemi ise hayvanlar üzerinde yapılan koşullandırmadan farksız. Bakınız
Pavlo'nun Köpeği deneyi
Hikâye 1971 de
Standley Kubrich’in yönetmenliğinde sinemayla kavuştuğunda asıl ününe kavuşmuş.
Benim de uzun bir süre önce izlemem bir filmdi kendisi ki o zaman kitabının da
olduğundan bihaberdim. Fakat film afişinin verdiği rahatsızlık nedeniyle filmin
gerilim olduğunu sanmıştım. Neyse, bir gerilim değil rahatsızlık hikâyesi bu.
Hele Kubrich’in alışılmışın dışında oluşturduğu atmosfer sanki çizgi roman
okuyormuşsunuz hissiyatı uyandırıyor. Kubrich’in dekorasyonu filme bakış
açınızı değiştiriyor bence. Film ile kitabı neredeyse aynı anda okudum, orijinal
hikâyeye mutlak uyumluluk dekorasyon dışında var. Fakat bence en önemli kısım
olan son filmde etkileyiciliğini düşürmemek için eksik anlatılmış. Spoiler
vermemek için eksik olan kısmı anlatmayacağım ama Alex’e olan bakış açınızı tamamıyla
değiştirmeye yetiyor bu değişiklik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder