Ben, Kirke
Madeline Miller'in mitoloji mitlerini toparlayarak sunduğu romanı Ben, Kirke'yi çok sevdiğim arkadaşım Burcu'nun önerisi ile okudum. Daha önceden de farklı kültürlerden gelen mitleri ve mitolojik karakterleri merak ederek okumuş olmama rağmen hiçbir kitabı bu kadar zevk ile okumadığımı itiraf etmeliyim. Adeta hiç bitirmek istemediğim bir kitap oldu bu.
Fakat Ben, Kirke'de daha önceden de okuduğum düz mitoloji kitaplarından beklenilenden çok daha fazlası var. Cesaret, hırs, güç ve kahramanlık gibi yüceleştirici özellikleri ekseriyetle erkek cinsiyetine özgüleştiren hikayelerin içerisinde ezilerek cadılaştırılmış ve bu sebeplerden dolayı da kendini çok geç keşfeden, kadın başkahraman Kirke, feminist manifestosu ile birçok tanrıya başkaldırarak istediği hayatı yaşamayı diretir. Çirkinlik, cadılık, iffet, annelik ve duygusallık dünyasına hapsedilen bir tanrı kadının hapsedildiği esaretine alışması, hayatı öğrenmesi ve kendi dünyasını baştan yaratması için geçen sabır dolu yıllar ve buna karşın tanrı da doğsa da yaşadığı zorbalık değişmeyen kadın Kirke. Yazar, yüzyıllardır süregelen destanları günümüz dili ve piskolojik dünyasına uyarlayarak çok da akıcı bir dille aktarmayı başarmış ve bu hikayelerin alt mesajlarına adeta savaş açarak kafamızda oluşturulan Kahraman veya Cesur kavramlarına başka açılardan bakmamızı sağlamıştır. Birçok açıdan bu kitap benim için bir ilk oldu ve yazarın diğer öykülerini okumak için sabırsızlanıyorum.
Güncelleme: Akhillius'un şarkısı yazarın bir diğer kitabı. Bunu da Ben, Kirke'den yaklaşık 4 ay kadar sonra okuma fırsatı buldum. Büyük bir şevkle başlamama rağmen maalesef Ben, Kirke'den aldığım zevki bu kitapta bulamadım. Hikaye yeni ve başkahraman da bu sefer erkekti. Fakat, bazı noktalarda bir baş kaldırı ve özgünlük bulamadım bu kitapta.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder