Sevgili Arsız Ölüm
Latife Tekin’in ilk
kitabı, yazarken kendi hayatından
esinlendiği Sevgili Arsız Ölüm. Bir
süredir Marquez kitaplarına duyduğum ilgi nedeniyle bir arkadaşımın sen bu
kitabı oku kesin beğenirsin demesiyle ben de kendisiyle tanışmış oldum.
Sevgili Arsız
Ölüm’deki Yüzyıllık Yalnızlık benzerliği tartışılmaz. Yazım sitilleri neredeyse
aynı, cümleler kesik kesik, bitmeyen paragraflar, konudan konuya atlamalar
hepsi Marquez klasiği aslında J İşin ilginç yanı, Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlığında
da kendi yaşadığı yeri ve insanları hikayeleştirmiş olması ve temelde kendi
ailesini anlatması. Bunları fark ettikten sonra da maalesef Sevgili Arsız Ölüm’ü
önyargısız okuyamadığımı itiraf etmek zorundayım (belki Latife Tekin hiç
etkilenmemiştir Marquez’den kim bilir).
Kitap genel
olarak iki kısma ayrılmış durumda. İlk kısım Kayserinin küçük bir köyünde
başlıyor ve ikinci kısımda büyük şehir İstanbul’a göç ediliyor. Köyde geçen
zaman ailenin masalsı ve mutluluğa yakın dönemleri olarak yansıtılmış. Bir
Kayserili olarak söyleyebilirim ki İç Anadolu şivesi, gelenekleri görenekleri, insanları,
cinler periler, batıl inançlar, aile ilişkileri kitapta çok iyi yansıtılmış. Masal
tadında bir gidiş var, ee sonra nolmuş, eee sonra nolmuş diyerek sona gelebilirsiniz
yani J. İlk
kısım hayatında hiç otobüs görmemiş insanların makinadan yaratık görmüşcesine kaçması,
radyo dinlemeyi televizyon izlemeyi şeytan icadı deyip istememesi, düşüp
bayılan hasta yatan kadına içine cin girdi deyip ahıra terk etmesi, evine çok uğramayan
adama bağlanma büyülerin yapılması aslında pek de bize (Türk insanı ne de olsa)
fantastik gelmeyecek olaylarla dolu. İkinci kısım ise daha trajik, köyden kente
göç, aile bireylerinin şehir hayatına tutunamaması, işsizlik, parasızlık,
fakirlik, eğitimsizlik, yine de geleneklere bağlı kalma her şeye rağmen ev içi
tutuculuk anlatılıyor.
Kitapta esas
karakter yok gibi dursa da bence Dirmit, ailenin ortanca kızı Latife Tekin’in
kendisi. Havayla, suyla, karla, kışla, evin önündeki tulumbayla, şehirdeki
evlerle konuşmaya başlıyor kendine yakın kimse olmadığından. Hayalci, düşünmeyi
seviyor, ailenin yazı yazmaya şiir okumaya tutkun tek bireyi. Tutkuyla bağlanıyor
eşyalara, yaptığı şeye ölesiye bağlanıyor, oynadığı oyunu bile bir iş edasıyla
sürdürüyor. Fakat hayatı ailesinin önlenemez baskılarıyla iç içe geçmiş,
sürekli anne müdahalesinde büyüyor. O kaçıyor, şehir onu evine getiriyor. Dirmit’in
adı cinliye çıkmış evde..Kitaptaki anne karakterinin Azrail ile olan
konuşmaları, inatlaşmaları, hayatı üzerine yaptığı anlama kitaba ismini vermiş.
Latife Tekin’in
diğer kitaplarını da merakla okuyacağım, tarz değişirse mutlaka bu kitabı
yeniden okumalıyım..


