Merhabalar, ben Kübra.
Kitapları ve kitap okumayı çok seviyorum. Kitaplar benim yol arkadaşlarım ve bazen de çıktığım yolculuklardır. Küçüklüğümden beri her türlü alanda kaliteli olduğuna inandığım kitapları okurum. Okuyup genelde de olumlu düşüncelere sahip olduğum kitaplar ile ilgili yorumlarımı mümkün olduğunca spoilera bulaşmadan yazıyorum. Yazma amacım okuduğum kitapları unutmamak iken bir taraftan da ne okusam diye düşünen arkadaşlarıma fikir olmaya evrildi. Kenara köşeye de ruha gıda kendi çektiğim fotoğrafları serpiştirdim, umarım keyif alırsınız.

Mutlu okumalar!

25 Ocak 2015 Pazar

Azil

Azil


Kitabı elimden bırakalı belki 10 dakika oldu ve kitabın bana yaşattığı hissiyatı sorgulamadan duramıyorum. Azil, kitaptaki açıklamaya göre azletmekten yani, ihraçtan gelen bir kelime. İsmi ile uyarlanmış delilik ile dehalık arasında gidip gelen iç çelişkilerle harmanlanmış bir karakter yaratmış romanında Hakan Günday. Kitap genel olarak benlik, hiçlik, varlık, Tanrı, iyilik ve kötülük kavramlarını sorguluyor ve bir şizofreniya arasında seyrediyor.
Azil benim Hakan Günday’ın Piç romanından sonra okuduğum ikinci kitabı. Piç i çok fazla beğenmemem den kaynaklı olacak Günday’a karşı biraz ön-yargı ile bu kitaba başladığımı itiraf etmem lazım. Lakin bu iki kitap tarz olarak çok farklı, Piç Azile kıyasla bence daha fazla olay odaklı olmasına rağmen Azil karaktere dayalı, birazcık ta düşünce kitabı. Henüz ikinci kitabını okumama rağmen yazar hakkındaki kanaatim Günday’ın ilginç bir düşünce yapısının olduğu, hayal gücü derin bir kişiliğe sahip olduğu yönünde. Günday’ın kitap isimlerine de bakacak olursak aynı objektif alanında dolaştığını düşünmeden edemiyorum. Günday’ın kafasını objektifinde şu soru var; Tanrı mı insanı yarattı insan mı Tanrıyı? Karakter isimlerini de bu çerçevede genelde bir anlamı çağrıştıracak şekilde veriyor. 
Bu arada Azil yazarın en beğenilen kitabı (Piç den sonra bilerek bunu seçtim okumak için). Bu nedenle sıradaki kitabını beğenmemekten ya da kendini tekrar etmekle suçlamaktan da çekinmiyor değilim. Unutmadan ayrıca yazarın kendini karakterle birleştiğini hissettim zaman zaman ve bazı kitaplarına atıfta bulunduğu izlenimi edindim. Hakan Günday'ın kişiliğini bilmemekle beraber kendi kitabında kendini övmesini (dehalıkla birleştirilmiş) samimi bulmadım. 


Son olarak kitabın en etkileyici kısmı da son sayfasındaki özet niteliği taşıyan üç paragraf. Ama kitabın sonunda okumayı tercih edin bu kısmı yazarın da istediği gibi…

Asil Yaşayan bir delidir. Anımsamadığı için geçmişi, önemsemediği için geleceği yoktur.

Hiç yorum yok: