Merhabalar, ben Kübra.
Kitapları ve kitap okumayı çok seviyorum. Kitaplar benim yol arkadaşlarım ve bazen de çıktığım yolculuklardır. Küçüklüğümden beri her türlü alanda kaliteli olduğuna inandığım kitapları okurum. Okuyup genelde de olumlu düşüncelere sahip olduğum kitaplar ile ilgili yorumlarımı mümkün olduğunca spoilera bulaşmadan yazıyorum. Yazma amacım okuduğum kitapları unutmamak iken bir taraftan da ne okusam diye düşünen arkadaşlarıma fikir olmaya evrildi. Kenara köşeye de ruha gıda kendi çektiğim fotoğrafları serpiştirdim, umarım keyif alırsınız.

Mutlu okumalar!

15 Haziran 2017 Perşembe

Sürgün Gezegeni


Sürgün Gezegeni


Sürgün gezegeninin başında 1970’li yıllarında yazmış olduğu çok güzel bir önsöz var. Kendisinin feminist bir kadın yazar olduğu çokça bilinir, zamanında kendisine biraz da eleştirici bir şekilde neden hep kadınların dilinden öyküleri anlattığı sorulur. Ursula’nın cevabı gerçekten çok güzel ve düşündürücü. Diyor ki nesiller boyu erkeklerin hikayesi anlatıldı çünkü onlar hakkında yazmak daha kolay; onlar güçlüdür çünkü kan dökerler, savaşırlar ve cesaretlerini bu yolla kolayca gösterirler. Peki ya kadınlara ne düşer bunu izlemek. Kolay olanı seçmek her zaman daha kolaydır, peki ya vicdan diğer yoldan gitmeyi seçtiyse? İşte o zaman yürek yanar tutuşur ve kızar. Ve ben kızgınım!

Gerçek şu ki kadınlar hakkında yazmak herhalde daha zordur, hele ki 1960’lı yıllarının kadınlarından bahsediyorsanız. İçin için dolup taşan gürleyen fakat sahnede bir türlü hak ettiği rolü alamayan kadınlar. Bunları okumaktan zevk aldığım için herhâlde ben de bir Ursula hayranıyım.


Ursula K. Le Guin bilimkurguyu hafif fantezi dünyası ile karıştıran muhteşem kadın. Sürgün gezegeni sosyalizmi ana konu olarak işlemek dışında aslında birbirinden ne kadar farklı olarak görünseler de insanların (uzaylılar diyerek bütün gezegenlerde yaşayan canlıları kastetmeliyim aslında) yaşamdan beklenti olarak ne kadar aynı olduklarını anlatıyor. Kendi ulusu içerisinde kadın olarak sıkışmış fakat özgür ruhu canlı Rolery ve dünyada sürgün kalan diğer ulusun cesur lideri Jakob’un hızlıca gelişmiş imkânsız sevgileri görünmez duvarları yıkmak adına atılmış fakat bir yandan da bütün planları alt üst eden bir eylemdir öyküde. Kim kimin ötekisi, kim insan kim yabancı ve bunlara kim karar verir? Ursula’nın dünyasında yapılan sessiz yolculuğun ardından sizin de kafanızda küçük soru işaretleri belirmesi dileklerimle..

Hiç yorum yok: