Amok Koşucusu
Amok koşucusu Stefan
Zweig tarafından yazılmış kendisiyle birlikte 7 öyküsünü de içeren derleme
kitap. Öykülerden bahsetmeden önce benim de kitaba başlamadan önce zihnimi bir
süre meşgul eden nedir bu Amok koşucusu sorusuyla ilgilenelim. Amok koşucusu
Zweig’ın anlatımıyla cinnet durumundaki ya da histeri krizine girmiş, eline
aldığı kesici aletle etrafta koşturan karşısına çıkan insanları altüst edip öldüren,
kendinden habersiz düşünmeden sadece ve sadece koşan insan demekmiş. Söyleme
göre bu krize giren insan kendisini öldürmeden de durmuyor durdurulamıyormuş.
Yine yazara göre Amok sendromu bir çeşit ada yaşayanlarına aitmiş. Evet,
aydınlanma dolu saatler çünkü Google da yaptığım arama sonuçlarına göre böyle
bir hastalık tablosu gerçek ve yaşanmış bir olay ardından isimlendirilmiş. Tam
bir katliam doğrusu. Fakat anlatılan bu korkunç tablo aklınıza hikâyenin özünün
gerilim tabanlı olduğunu düşündürmesin zaten hiç Stefan Zweig tarzı değildir
bu. Bu olayı yazar öykünün kahramanının içinde bulunduğu ruh halini anlatmakta
o kadar iyi kullanmış ki bu kesinlikle bir Zweig klasiğidir. Kendisinin kişilik
çözümlemesinde çok iyi olduğunu söyleyebilirim, olay akışında da olduğu gibi.
Fakat Zweig’ın
karamsarlık gibi kötü bir huyu var bence. Öykülerini okurken kendinizi Zweig’ın
hıncahınç dolu, kirli ve tozlu garajında buluyorsunuz sanki ve orada size
birbirinden melankolik öykülerini anlatıyor. Hikâyenin sonunu çok merak
ediyorsunuz dinlemek için can atıyorsunuz fakat sonunda olacak çok açık! Ve öykünün
sonu geldiğinde içiniz daralıyor ama yine de sıradakini merak ediyorsunuz. Stefan
Zweig’ın hikâyeleri hep ölümle bezeli. Geneli intiharla sonuçlanan yaşantılar
bunlar. Umutsuz, değersiz, bir kenarda unutulmuş yaşantıların hazin sonu bunlar…
belki de tıpkı yazarın kendi hayatı gibi ölüm şekline bakarsak…
İçindeki diğer öyküler;
- Bir çöküşün öyküsü
- Madalya
- Bezginlik
- Ay ışığı sokağı
- Leporella
- Leman gölü kıyısındaki olay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder